BİR YAZI - ŞOV





Hikayemizin ana karakteri bir Kadın. Çünkü bir hikaye ancak bir kadın veya bir deli varsa yeterince ilgi çekici olur. Deli bir kadın ise bulunamaz Hint kumaşından daha değerlidir. Bu değerli kadın kederlidir. O kadar kederli ve dertlidir ki ağlamak yerine güler. O kadar aşağıdadır ki her erkeğin üstündedir. O kadar akıl sağlığına uzaktır ki neredeyse en zekisi odur. Kadın sıkıntılar içindedir, yani çok işi vardır. Çok işi vardır bu kadının, asla karşılığını alamadığı. Hiç bir zaman iyiye ve güzele erişemez sadece kötü ve çirkinden kaçmak için çırpınır. Çünkü kendisi, ayıptır söylemesi, kadındır. Kadın olmasının bir başka sıkıntısı da, Kadın olana kadar genç kız olmaktır. Genç bir kız olmak gözünüz kapalı haritada nerelere parmağınızı koyarsanız işte oralarda çok zordur. Sükunet insan ile tanrı kadar uzaktır birbirine bu Kadın için. Genç kızın, ciğerleri mahvetmek uğruna sigara yakmak gelir içinden, Kadın ise sigarayı yaktığını unutur, parmaklarını yakar. Hangisinden daha nefret eder ona da karar veremez. Böyle sıkıntılıdır bizim Kadınımız işte.

Sabahları uyandığında kendini bir şov sunucusu olarak hayal eder. "Hayat Nasıl Yaşanmalıdır?" adlı bir şovda sunucudur ve hayatını gururla sunar. İlk olarak kendine bakarak başlar güne. Kusurlarını bulmalıdır çünkü. Mükemmelliğin acısını çeker her sabah. Mükemmel görünmek, kokmak ve dokuda olmak zorundadır ki gören herkes sevsin onu. Böyledir işte sayın seyirciler, Hayat sevilerek yaşanmalıdır. Sevgi olmadan bir hiçtir bu kadın. İşin kabuslardan korkunç tarafı, artık sevgi hissedemez hale gelmişse de yüreği, her gün uyanmasının ve yaşamasının tek bir emeli vardır ki, o da bir gün sevilecek olma ihtimalidir. Bir gün tüm mükemmeliyet çabaları karşılık görecek ve tekrar sevilecektir. İşte o zaman seveni kaybetmeme yarışı başlar. Artık bedenden ve tavırdan başka şeyleri de mükemmelleştirmek gerekir. Mükemmel ve üstün insan olmak gerekir. Karşılaştırılamaz, yarıştırılamaz bir mevkiye gelmek önemlidir kadın için. Çünkü her gün yaşaması zaten zorken, sıradan yaşamak işkencedir.

En mükemmel demek, fazlasıyla ideal, yeterince sıra dışı olmaktan geçer. Toplum sizden nazik olmanızı ister ancak nezaketi cezalandırır. Kadın da nezaketini cezalara kalkan ederek yaşamayı öğrenir. Toplum doğru miktarda mutsuz olmanızı ister. Kadın adetlere uygun olarak, çevresindeki insanların seviyesi kadar mutlu görünür ki, onlardan daha mutlu görünüp kıskandırmasın ve daha az mutlu görünüp canlarını sıkmasın. İpinde taklalar atan biz cambaz olur kadın. Toplum iyi olmanızı talep eder, ancak bunu kullandırmayacak kadar da açık gözlü olmanızı. Cambaz bir takla daha atar ipinde. Toplum kötülüğü ayıplar ancak kötülüğü yapmamış kimse de hayatta kalmaz toplumda. Her günahkar, masumdan nefret eder. Her masum nefreti daha tatmamıştır ve bir gün bir günahkarla tanışır, kanına zehrini alır, öfke ve kıskançlık ile bulaşan bu günahlar tüm toplumu masum günahkarlar güruhu haline getirir. Toplum sizden tövbe etmiş günahkarlar olmanızı ister. Ve toplum sizden özgün olmanızı bekler, ancak bağımsız olanın vay haline. Özgünlükleriniz diğerlerinin özgünlükleri ile eş olsun isterler ve diğer tüm istekleri gibi bu da tezattır doğasında. Bu sefer cambaz ters takla atar. Ama cambaz düşmemelidir. Eller uzatılmış halde bağırarak toplum bekler onu aşağıda. Toplum senden düşmemeni talep ederken düşmen için dualar eder.

Kadın bunların hepsini biliyordu işte. Bu yüzden delirmişti. Yine de delirirken düşmekten, ölümden korktuğundan daha çok korkmuş, ayarında delirmişti. Şimdi ipte tek ayak üstünde durmuş ölene kadar biraz olsun sağa sola eğilmeden, alnından akan terleri ve acıyı umursamadan durmalıdır. Bu Kadın acı ve keder içindedir. Ama acı ve kederi göstermek ayıptır. Her zaman mutlu olmanın ayıp olması gibi. Bambaşka duygular da vardır tabii, tuvalde karıştırılmış boyalar gibi birbirine geçmiş, artık eski hallerinde olmayan, bambaşka hissettiren. Ama bunlar üzerine konuşmak yakışıksızdır. En temel hislerini kendine itiraf edemeyen bir topluma karma hislerden bahsederek küfür etmiş olursunuz. Neşeli bir hüzünden bahsetmek kendilerinin ne hissettiklerini sorgulamalarına, tanrı muhafaza, Vicdan denen bölümü keşfetmelerine olanak sağlayabilir. Ve toplum bunu da cezalandırır. Bu yüzden kadın sadece mutlu, üzgün, sinirli, yorgun ve neşeli olabilir. İnsanlar bunları bilir. Toplum unutması gereken şeyleri unutmamasını da ister kadının. Acıları unutmamalı, onları anmalı, ancak asla hatırlatmamalıdır. Cambaz toplumu alkışlatacak şovlar yapar. Ama fark etmez, cambazın da kadının da hiç durmaması gerekir. Bu sınavda bir yanlış tüm doğrularını götürmektedir. Ve şov devam eder. Kadın delirir. Ve şov devam eder.

Yorumlar

Popüler Yayınlar